KIBRIS’TA YENİ DÖNEM

KIBRIS’TA YENİ DÖNEM


1974’ten günümüze çok şeyler yaşandı,çok şeyler değişti.20 Temmuz barış harekâtının yıl dönümü dolayısıyla Başbakan Erdoğan KKTC’ye gitti.Çok net mesajlar verdi.Coşkuyla karşılandı.

KKTC ekonomisi Türkiye’ye bağımlı durumda. Dünya tarafından tanınmadığı için bütün ticaretini Türkiye üzerinden yapıyor. Türkiye’nin dış yardımları ve yatırımları belirgin şekilde görülüyor. Türkiye ekonomisi geliştikçe aktarılan pay da artıyor. Güneyin gelişmişliği ve AB üyesi olması sebebiyle elde ettiği avantajlar, Yunanistan ve Güney Kıbrısın düştüğü ekonomik kriz nedeniyle yavaş yavaş kaybolmaya başladı. Başta Türkiye olmak üzere Yabancı yatırımcılar KKTC’yi keşfettiler. KKTC’de yabancı yatırımcıların önemini kavrayarak engelleri azaltan bir tutum benimsedi. Bir İsrail şirketinin büyük bir yat limanı ve tatil köyü inşaatını görmüştüm. Hala turizm yatırımları için çok bakir alanlar mevcut.

Dikkat çeken bir husus bilinen Türkiyeli büyük firmaların KKTC’de hiç yatırımlarının bulunmaması. Bu da diğer firmalar için çekingenlik anlamına geliyor. Uzun bir süredir statüsü belli olmayan bir devlet olması kalıcı yatırım ve sermaye girişi yerine, kumarhane vb işletmeler ve özel üniversiteler gibi çok da üretim içermeyen alanlara yönelinmesine sebep olmuştu.

Nüfus, öğrenciler, askerler, yerli Kıbrıslılar, Türkiye’den gelenler, yabancılardan oluşuyordu. Yerli Kıbrıslılar genel olarak devlet de görev almışlardı. Biraz da bu yüzden devletçi bir tutum benimsemişlerdi. Bu yüzden ada da uzun süre tek karar verici olan askerlerle uyum içinde olmuşlardı. Askerlerin KKTC’de bir model oluşturma düşünceleri olmuştu. Bu model İslamsız bir Türk modeli. Laik, çağdaş ve gelişmiş bir toplum.  Bu kesim sistem içinde en iyi gelire sahip olmuşlardı. Devlet desteğinde örgütlenmişler, sendikalaşmışlar ve istediklerini almışlardı. Ne zaman ki, özel sektör girişimleri sonucunda Türkiye’den gelenler daha iyi gelirler elde etmeye başlamışlardı, siyasette de ticarette de rekabet ortaya çıkmıştı. Tıpkı Türkiye’de yaşandığı gibi olmuştu.

Artık adadaki her kesim kendi isteklerini talep edebilir hale geldi. Askeri vesayetin de Türkiye’ye paralel olarak azalması sonucunda, dini istekler de ortaya çıktı. Bu alanda büyük bir boşluk olduğu görüldü. Kültürel ve ahlaki çöküntü dibe vurmuştu. Dayanılmaz hale gelmişti.

Çağdaş yaşam sloganı refah ve zenginlik getirmemişti. Rum kesiminin inadına dindarlaştığı bir zeminde kuzeyin bu tavrı kendi içinde rahatsızlık vermeye başlamıştı. Rumlara karşı sürdürülen direnişin özünü teşkil eden değerler dışlanmaktaydı. Bir öze dönüş başladı. Bunda Türkiye’deki muhafazakâr hükümetin de etkisi oldu.

KKTC’de bu değişime direnen örgütler ve sendikalar da var. Türkiye’deki CHP’yi andıran bir yaklaşım benimseyen ve değişime direnen bu kesimler cami karşıtlığı gösterileri ile kendilerini soyutladılar. Taraftarlarını her geçen gün azaldığını farkındalar ve Türkiye’den gelenleri ve Türkiye’yi suçlayarak kendilerini haklı göstermeye çalışıyorlar. Onlardan biri Başbakanı protesto edeyim derken, kendini tutuklanmış buldu. Binlerce KKTC’li ise Başbakanı coşkuyla karşıladı. Bu, Kıbrıs’ta yeni dönemin başladığını gösteriyor.

Google+ WhatsApp