BAŞBAKAN BÜYÜK OYNUYOR

BAŞBAKAN BÜYÜK OYNUYOR


Başbakanın grup konuşması, bölge konusunda hesapları olanların planlarını alt üst edecek nitelikteydi. Uygulanacak politikaların ipuçlarını veren konuşma, hayata geçirildiğinde gerçekten şaşırtıcı sonuçlar elde edilebilecektir.

Başbakan, bölgede yükselen bir değer, görünmeyen bir lider, toplulukları harekete geçiren ve sistemleri sarsan bir güç olarak dikkatleri üzerine çekiyordu.

Bu durum, başta İsrail olmak üzere, bölgede tüm planlarını İsrail’in güvenliği üzerine kurmuş olan güçleri harekete geçmeye ve Erdoğan’ın tabiri caiz ise karizmasını çizmeye yönelik planlar yapmalarına neden oldu.

Suriye, bu konunun son uygulama alanı olarak çeşitli politikaların birlikte uygulandığı bir fırsat merkezi oldu.

Suriye rejimi, her ne kadar İran Çin ve Rusya tarafından destekleniyor gözükse de asıl İsrail için son güvenlik kalesi olarak dikkat çekiyordu. Ayak direyen Rusya gibi görünse de İsrail’in batılı müttefikleri de ayak sürüyerek Rusya’yı destekliyorlardı. Rejimin niteliği ve kan dökücülüğü, batı dünyasında ancak retorik olarak konuşulan bir durumdu.

Rusya ile ABD arasında var olduğu düşünülen mutabakat, bazı ülkelerin Rusya kontrolünde olmasını öngörüyordu. Zımni anlaşmalar gereği Batının bu sınırları zorlamaması gerekiyordu. Uçağın düşürülmesinden kısa süre sonra Rusya’nın Nato’yu bu işe karışmama konusunda uyarması dikkat çekiciydi. Arap Baharı sonrası büyük güçlerin kontrol edemediği değişimlerin yaşanması, Suriye konusunda ittifakla davranılması ve değişime direnilmesi sonucunu doğurmuş olabilirdi. Türkiye’nin ısrarla değişimi zorlaması ve önlenemeyen yükselişi önünde Suriye kartının devreye sokulması düşünülmüş olabilirdi.

Uçağın düşmesi ve Türkiye’nin eli kolu bağlı kalması sonrasında oluşacak psikolojik ortam, bölgedeki gelişmelerin yönünü kontrol edilebilir bir noktaya çekmeyi amaçlıyor olabilirdi. Ne de olsa Erdoğan’ın karizması çizilmiş olacaktı. Kitlelerin umut bağladığı kişinin çaresiz bırakılması, bir şey yapamaması, söylemlerini ve politikalarını etkisiz ve karşılıksız bırakacaktı.

Günlerce süren istişare ve girişimler sonunda Başbakan beklenen açıklamaları yaptı. Bu açıklamalar, yapılan plan ve tuzakları gören ve yok edecek özellikler taşıyan güçlülük ve içerikteydi.

1-Türkiye büyük devlettir. Değişimde rol oynayan tavrını sürdürecektir. Bin yıllık devlet geleneği bunun kanıtıdır. Türkiye bu konuda test edilecek bir ülke değildir.

2-Bu olaydan sonra Türkiye Suriye muhalefetini desteklemeyi açıkça sürdürecektir. Suriye halkı ile yönetimi arasında kesin bir çizgi çekilerek mevcut yönetimin meşru olmadığı tüm dünyaya ilan edilmektedir.

3-Bu olay sonrasında meşru müdafaa hakkı oluşmuştur. En ufak ihlal karşısında askeri müdahale yapılacaktır. Suriye’nin tavrı düşmancadır. Tekrarı halinde meşru uluslar arası hukuk gereği karşılık verilecektir. Suriye’de yaşananlar bu olaydan sonra yalnızca Suriye’nin iç işi olmaktan çıkmıştır. Türkiye-Suriye meselesi haline gelmiştir.

4-Bu bir Rusya-Nato karşılaşması değildir. Nato’dan sıcak bir müdahale istenmemiştir ve beklenmemektedir. Rusya Suriye’de var olan hak ve menfaatlerini korumak istiyorsa bunu Esed rejimi ile sağlayamaz. Rusya-Nato varsa zımni anlaşması geçerliliğini yitirmiştir. Esed rejimi meşruiyetini yitirmiştir.

5-Bölgede plan yapan güçler, Türkiye’yi yok sayarak bir yere varamazlar. Planlarını Türkiye’yi düşünerek yeniden revize etmelidirler.

Başbakan ve Türkiye gerçekten büyük oynamaktadır. Tarih yaptığımızı söyleyerek de muhataplarına en güçlü ve açık uyarıyı yapmaktadır.

Google+ WhatsApp