İNSANLARA (YÜREĞİNE) DOKUNMAK

İNSANLARA (YÜREĞİNE) DOKUNMAK


İletişimciler insanlara dokunmanın sıcaklığını ve önemini anlatıyorlar. Soğuk ve uzak değil, yakın, sıcak ve dokunarak iletişim, en etkili iletişim yollarından biri olarak görülüyor. Anne ve çocuk, öğretmen ve öğrenci arasındaki iletişimde bu yöntemin payı ve önemi büyük.

İnsanlara fiziki dokunmanın yanında onların kalplerine ruhlarına vicdanlarına dokunma daha da etkili. Kutsal kitaplar, sanatçılar insanın bu derinliğine dokunuyorlar ve etkili oluyorlar. Sanatçıların niçin bu kadar hayranları olduğunu, bu açıdan bakınca daha iyi anlıyoruz.

 

Akşam teravih namazında Melikgazi Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, bizim mahalledeki camiye gelmişti. Namazdan sonra “Amenerrasülü” aşrını da, Hoca mikrofonu Ona uzatınca, okudu. Doğrusu güzel okudu. Cemaatin çoğu Onun okuduğunu anlamadı. Belki Camide olduğunun da farkında değildi. Namaz çıkışı insanlar etrafını sardılar. Yıllardır tanışan insanlar gibiydiler. Yahut uzaktan gelmiş akrabalarını karşılar gibiydiler. Sıcak bir iletişim aralarında gözüküyordu, hissediliyordu. Kiminin istekleri oldu. Kimi hal hatır sordu. Birçok şehirden daha fazla nüfusa sahip koca İlçede sanki herkes, Onunla önceden tanışıyordu. Bu kadar büyük bir yakınlık ve sıcaklık vardı. O bir Belediye Başkanıydı. Ama önce bir insandı. İmam-Hatip’te okumuştu. Hekimdi. En önemlisi onlardan biriydi. Onların dokunabildikleri ve kendilerine dokunan, yüreklerine dokunan birisiydi.

 

Akşam haberlerinde Başbakanın bunca yoğun iş arasında, mükellef iftar davetleri varken, Ankara’nın gecekondu mahallelerinde iftar açtığını dinledik. Başbakan bunu yıllardır yapıyor. Gazeteciler keşfedinceye kadar da gizli gizli yapıyordu. Gazeteciler mikrofonları insanlara uzattılar. Başbakanla vatandaş arasındaki iletişim o kadar samimi idi ki, konuşmalara yansıyordu. Başbakan onların evine gelmiş ve hal hatır sormuştu. Boşuna telaşa kapılmışlardı. O da onlardan biriydi. O onların çocuklarını kucaklıyor, seviyor, öpüyordu. Bu durum tarif edilmez mutluluk veriyordu. Başbakan onlara dokunuyordu. İşte yanlarındaydı. Yer sofrasında onlarla birlikte oturuyordu. Sadece o sofrada olanlar değil, bütün yer sofralarında iftar açanlar, Başbakan yanlarında oturuyormuş gibi hissediyor, seviniyordu.

 

Acıda, sevinçte, camide, tarlada olduğu gibi davranan ve halkının kendisi gibi gördüğü bir yöneticinin sağladığı bu iletişimin maddi bir izahı bulunamaz. Bütün iletişimciler bir araya gelseler kendisinde bu içtenlik olmayan birine bunu sağlayamazlar.

 

Bu örneklerin hem bütün diğer yöneticilere örnek olması, hem de bu imtiyazı elde etmiş olanların bu sevgiye aykırı düşebilecek davranışlardan şiddetle kaçınmaları gerekir. Gönülleri kazanmak kolay değildir. Ancak gönül kırmak çok kolaydır. Dostun en ufak bir hareketi gönle dokunur. Bu sevgi ve iletişimi korumak için kendisine lütfedildiğini anlamak ve şükür etmek gerekir. Bazen insanlar bunu ne kadar isteseler de elde edemezler. Bazılarına ise bu lütfedilir.

 

İnsanların istediği, insan olduğunu, kul olduğunu unutmayan, elinde olanların bir gün yok olacağını bilen ve buna göre davranan, kendi dünyalarını ve Duygularını anlayan ve kendilerinden saydıkları kişiler olmalarıdır. Kendilerine dokunan ve dokundukları, yüreklerindeki duygularına ulaşabilen kişiler olmalarıdır.

 

Bütün bunlar da herkese nasip olmuyor.

Google+ WhatsApp