
MEÇHUL SUBAY ÇİÇEK Mİ?
İki yıl önce meçhul subay haberi çıktığında ART FM’de yaptığım programda bu soruyu sormuştum. Mektupta o kadar ayrıntılı ve ince bilgiler vardı ki, bu ancak işin içinde hatta başında olan biri tarafından bilinebilirdi. Bu kişi de Dursun Çiçek’ti. Çok zeki bir kurmay olan Çiçek, kendisinin üzerine yıkılan tuzağı görmüştü. Suç Ona yüklenecek ve Cunta deşifre olmayacaktı. Aslında daha planın en başında deşifre halinde böyle davranılacağı da planda vardı. Şimdi haberimize bir göz atalım:
“İki yıl önce savcıya gönderdiği mektupta cuntayı deşifre eden meçhul subay, emir komuta zincirine dikkat çekmişti. Dursun Çiçek, iki hafta önce bu isimleri savcıya bildirdi.'Andıç, Hasan Iğsız'a sunuldu. O da komutana arz notu yazdı' diyen meçhul subayı. Yüzbaşı Murat Uslukılıç doğruladı. Uslukılıc'ın iddianamedeki ifadesi, süreci teyit etti. Meçhul subay, 'Bütün suçu Çiçek’e atacaklar' demişti. Genelkurmay, savcılığa gönderdiği yazıda, 'maksadı asan faaliyetlerden, ilgili subayların sorumlu olduğunu' ileri sürdü. Çiçek’in 'Andıc gerçek belgedir' sözüyle bir kez daha haklı çıkan meçhul subay, sitelerin parasının ödendiği kart numaralarını vermişti. Savcı BDDK’ dan araştırdı, hepsi doğru çıktı.”
Şu an da aslında bundan emin değilim. Ancak asla ihtimal dışı olmayan bir durum olduğunu da belirteyim. Çiçek, internet andıçı konusunun savcılıkça bütün delillerine ulaşıldığını biliyor, kıskıvrak yakalandığı bu konuyu doğruluyor. Ancak bütün bunları emirle yaptığını söylüyor. Kendisi açısından doğru bir savunma yöntemi. Önceleri meçhul subay imzasıyla, büyükleri işaret edip, dokunulmazlara dokunulamayacağı var sayımıyla hareket etmiş olabilir. Zaman gösterdi ki, dokunulmaz kalmamış, şimdi de asıl sorumluları doğrudan söyleyerek kendini savunma yolunu seçiyor.
Islak imza konusunu ise, tıpkı boru meselesinde olduğu gibi Hıfzı Çubuklu’nun yöntemiyle geçiştirebileceğini düşünüyor. Belki bir aşama sonra, itirafçı olarak savunmasını geliştirebilir. Yine bu aşamada kendi cezasını azaltma yönünde yine yasaların imkânlarından yararlanma yoluna gidebilir. Eğer meçhul subay kendisi ise, mektup bir itirafçının bile veremeyeceği kadar yol gösterici bilgiler içermektedir. Son aşamada ben bir şey yapmadım. Size o belgeleri ben gönderdim. Cuntayı ben haber verdim bile diyebilir.
Geçmişte cuntayı ihbar edenlerin cezalandırılıp, cuntacıların terfi ettirildiklerini biliyoruz. Kendisi de böyle cezalandırılmak istemediğini söyleyebilir. Hatta bütün bunların doğru olması da mümkündür. Gerçekten cuntayı deşifre eden kişi de olabilir.
Radyoda bunu söylediğimde “hadi canım sen de” tepkisiyle karşılaşmıştım. Bu yazının da aynı tepkiyi alması mümkündür.
Bizim yaptığımız, elimizdeki bilgileri yorumlamaktan ibaret. Bilmediğimiz birçok şey olduğu da muhakkak. Yorumlarımızın isabetli olmama ihtimali de her zaman mevcut.