
terörle mücadele meşrudur
Meşru yönetime karşı isyan eden, kargaşa çıkarıp insanları öldüren, bozgunculuk yaparak insanların hayatlarını etkileyen, zulüm yaparak onların tercihlerini etkileyen, bölücü, yıkıcı faaliyetlerde bulunanlar her yerde ve devirde terörist olarak kabul edilirler. Dünya ölçeğindeki kriterlere göre, PKK, DEAŞ ve FETÖ birer terör örgütüdür. Kargaşa çıkarmak için masum insanların kanını dökmekten çekinmemektedirler.
Bunlarla mücadele etmek hem meşrudur hem de devletin görevidir. Vatandaşlarının can ve mal güvenliğini, özgürlüğünü sürekli tehdit eden bu tür örgütlerle savaş ve sonuçları da meşrudur.
Dini açıdan bakıldığında da durum farklı değildir. Rabbimiz aşağıdaki ayetlerde şöyle buyurmaktadır:
Bakara Suresi, 193. ayet: (Yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse, artık zulüm yapanlardan başkasına karşı düşmanlık yoktur.
Enfal Suresi, 39. ayet: Fitne kalmayıncaya ve dinin hepsi Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçecek olurlarsa, şüphesiz Allah, yaptıklarını görendir.
Yukarıdaki ayetlerde geçen fitne kelimesini hadislerde bu kelimeye yüklenen anlamları göz önüne alarak terör olarak tercüme etmemiz halinde mesele daha kolay anlaşılacaktır.
“ Hadislerde fitne “dinî ve siyasî sebeplerle ortaya çıkan sosyal kargaşa, anarşi, iç savaş” anlamında da yaygın olarak geçmekte; İslâm’ın ilk asırlarından itibaren vuku bulan dinî ve siyasî çalkantıları, sosyal huzursuzlukları haber veren bir konumda da kullanılmaktadır.”(Diyanet tefsiri)
Bu ayetler ışığında terörle mücadelede ölen ve öldüren konusunda bir meşruiyet doğar. Ölen meşru bir savaşta ölmüştür ve şehittir, öldüren meşru bir savaşta öldürmüştür ve katil değildir.
Fitne genelde dışarıdan değil, dış etkiler olsa da içeriden bir kalkışma olduğu için barış yolunun açık tutulması, toplumsal huzur ve fitnenin sonlanması için gereklidir.
“ Eğer vazgeçerlerse, artık zulüm yapanlardan başkasına karşı düşmanlık yoktur.”
Teröre bulaşanların bundan vaz geçmeleri halinde şayet daha evvel suç işlememiş, doğrudan terör eylemleri içinde olmamış, birilerinin canını yakmamış iseler, yani zulüm yapanlardan olmamış iseler onlara karşı düşmanlık yoktur, adaletle muamele edilecektir, edilmelidir.
Buradan hareketle gerek PKK, gerekse FETÖ mensuplarının büyük çoğunluğunun örgütlerle bağlarını koparmaları, yanlıştan dönmeleri halinde kendilerine düşmanca bir tavır takınılması meşru olmaz. Aksine topluma kazandırılmaları ve haksızlığa uğramamaları konusunda çaba gerekir. Varsa mağduriyetlerine son verilip, ellerinden tutulur.
Devlet kendine karşı işlenen suçlar kapsamında af çıkarabilir. Bu insanlar kendilerini vatan haini olarak görülen birileri olmaktan çıkarıp, işlerine güçlerine dönebilirler. Ancak ilk adımı kendileri atmalı ve bu tür terör örgütleriyle ilgilerini kesmeli, sempati dahi duymamalıdırlar. Aksi halde bilinmelidir ki teröre karşı verilen mücadele meşrudur. Ne din, ne devlet, ne de millet bu mücadeleyi zulüm olarak görmemektedir.