
SÜLÜKLER HER YERDE AYNIDIR.
Enerji Bakanı Taner Yıldız, sülüklerin bünyelerinin sekiz katını emme özelliğine sahip olduklarını söylüyor. Uzan grubunu kast ederek söylediği bu sözün gerçekleri ifade ettiğini belirttikten sonra nasıl tehdit edildiğini anlatıyor:
“Bizzat Uzan Ailesi tarafından tehdit edildim. Türkiye'de ÇEAŞ, KEPEZ, Kayseri Elektrik ve Aktaş Elektrik olmak üzere 4 şirkete imtiyaz hakkı verildi. O dönem ben de milletvekili olana kadar Kayseri Elektrik'in Genel Müdür’üydüm. Sonra ayrıldım ve AK Parti milletvekili oldum. 2003 yılında Enerji Bakanlığı, ÇEAŞ ve KEPEZ'in imtiyaz hakkını feshetti. Ben de enerji alanından geliyorum, konuyla ilgiliyim. Uzan Ailesi ve şirket yetkilileriyle birlikte benimle görüşmeye geldi. Ben de bu durumun haklı bir fesih olduğunu, kanunu, kuralı hatırlattım. Orada aileden biri bana ‘Yaşın çok genç, sen bu işlere girme. Biz çok hükümet gördük. Hükümetler geçicidir, kanunlar da değişir' dedi. Biz de gereken cevabı verdik. “
Bu ülkede dürüst iş yapan herkesin yolu bu sülüklere uğramıştır. Neredeyse her köşe başında bunlar vardır. Bürokratlar, Hâkimler, Siyasetçiler, yetkililer, etkililer çevrelerinde bu kişileri görmüşlerdir. Önce en yakınlarında durdukları insanlar hukuktan yana haktan yana yöneldiklerinde birden farklı bir tutumla karşılaşırlar. Rüşvetler teklif edilir, tuzaklar kurulur ve işin sonunda tehditler başlar.
Kayseri’de mafyalar nasıl temizlendi sanıyoruz. Parklar bahçeler mafyaların cirit attıkları yerler iken nasıl oldu da ailelerin rahatça oturdukları yerler haline geldiler? Gecekondular nasıl önlendi? Her aşamada tehditler gırla gidiyordu. Belediye Başkanları ve aileleri tehdit altındaydılar. Ama tutturamadılar. Ha bunları söylerken bu sülüklerin şimdi olmadıklarını söylediğim anlaşılmasın. Şimdi belki tehdit etmiyorlar ama onlar da yöntem çoktur. Kim bilir kimin yanına yanaşmışlardır? Kim bilir hangi ihaleleri kotarma peşindedirler? Halen devam eden mahkemeleri de hatırlatırım. Bunlardan bir kısmı “sülük” davalarıdır ve yakın zamanda yaşanmış olayları kapsamaktadır.
Çok etkili yerlerde olmanız riskinizi artırıyor, daha aşağı görevlerde olmanız halinde de bunlarla karşılaşabilirsiniz. Kendi başımdan geçen iki olayı aktarmak istiyorum. Zonguldak’ta okul tamiri için ödenek almış ve bir müteahhit vasıtasıyla tamiri gerçekleştirmiştik. Ben işin tahakkuk amiriydim. Önüme imza geldiğinde eksik bırakılan işleri gerekçe göstererek imzalamadım. Önce Bayındırlık yetkilisi gelerek beni tehdit etti.”İşin bitip bitmediğini söyleme yetkisi bizde, sen kim oluyorsun” dedi. Ben de madem benim imzam gerekiyor, işte ben O oluyorum dedim. Sonra müteahhit’in adamı gelip tehditlere başladı. Yine de imzalamadım ve o eksikler tamamlandı. Yine aynı okulda idari göreve geldiğimde kantincinin yakın ilgisi rahatsız etmeye başladı. Çocuklarıma çikolata veriyor, para almak istemiyordu. Öğrencilere bayat gıda maddelerini pahalı satıyordu. Kendisini çağırarak böyle yapmamasını, ekmeğinden olmak istemiyorsa, kendisine söylenilenleri yerine getirmesini söyledim. O bildiğini okumaya devam etti. Öyle alışmıştı ve öyle gideceğini düşünüyordu. Çok uzun yıllardan beri bu kantini işletiyordu ve doğrusu işleri de çok iyiydi. Ancak bu sefer öyle olmadı. İşine son verildi.
Basit olayları, kendimi anlatmak için yazmadım. Her düzeyde insanın bu durumla karşılaşabileceğini, daha fazla kaybedecek olanın riskinin de tehdidinin de daha fazla olacağını belirtmek için yazdım. Çünkü sülükler her yerde vardır. Sağınıza solunuza iyi bakın belki de yanı başınızdadır.