
TÜRKİYE’NİN GÜCÜ
Fransız Anayasa Mahkemesi, Fransa meclisi ve Senatosunun kabul ettiği ve Fransa Cumhurbaşkanının ısrarla istediği soykırımı inkâra ceza öngören yasayı iptal etti. Bu konudaki içeride ve dışarıda yapılan yorumları okuyoruz. İfade özgürlüğüne aykırı olması asıl neden olarak belirtiliyor. Ancak yasa çıkartılırken de bu bilinmeyen bir durum değildi.
Asıl Ermeni lobisinin bunun nasıl yorumladığı önemli: “Fransa'daki Ermeni dernekleri koordinasyon komitesi, Anayasa Konseyi kararını ''kapitülasyon'' olarak değerlendirdi. Komite tarafından yapılan açıklamada, ''Türkiye'nin müdahalesi sonucu, Anayasa Konseyi kapitülasyon imzaladı'' ifadesi kullanıldı. Türkiye'ye sert eleştiriler yöneltilen açıklamada ayrıca ''Türkiye'nin kabul edilemez lobisi, kurumlarımızın bağımsızlığına gölge düşürdü'' denildi. Anayasa Konseyi kararının tamamen siyasi olduğu öne sürülen açıklamada, Konsey üyelerinin tarafsız olmadığı iddia edildi.”
Sanıyorum 1 Şubat günü yayımlanan yazımda bu konuya değinmiştim. Fransız Büyükelçisinin sözlerini aktararak bu sonucu öngören bir yazı yazmıştım. Sonucun beni haklı çıkarmasından çok, Türkiye’nin gücünün uluslar arası alanda kendine yöneltilen oyunları bozuyor olması daha önemliydi. İşte o yazımın bir bölümü:
“ Büyükelçi Bili’nin sözleri:
"Bu coğrafyada büyük acılar yaşandı. Fransızlar, Türklerin ve Müslüman halkların yaşadıkları acıları bilmiyor. I. Dünya Savaşı'nda biz 1,6 milyon kişi kaybettik. Ama Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş sürecinde Türklerin 2,5 milyon kaybı olduğunu Fransa'da kimse bilmiyor. Bunu anlatmak lazım." diyor. Ermeni meselesinin sadece 1915'e bakılarak anlaşılamayacağına dikkat çeken Fransız Büyükelçi, daha geniş bir coğrafyada daha geniş bir dönemin incelenmesini istiyor. 1878'den itibaren Türklerin Kafkaslar ve Balkanlar'dan yavaş yavaş kovulduğunu ve sadece Balkanlar'dan 1 milyondan fazla insanın sürgün edildiğini hatırlatıyor. Bu sırada 100 binden fazla kayıp vakasının yaşandığını vurgulayan Bili, Hollandalı tarihçi Zürcher'in kitabını okuduktan sonra Ermenilerin bu hatalar sonunda hesap ödemek zorunda kaldığını anladığını söylüyor. "
Ermeni iddiaları konusunda en aşırı tutumlar sergileyen bir ülkenin Büyükelçisinin düşünceleri böyle. O burada Fransa Devletini temsil ediyor. Ancak Fransa Devletinin bu konulardaki görüşlerinin böyle olmadığını biliyoruz. Kısaca bu görüşler elçinin kişisel değerlendirmeleri. Aynı zamanda görevlerinden biri olan iki ülke arasındaki ilişkilerin iyi olması için bizim kamuoyumuzu sakinleştirmeye yönelik konuşmuş da olabilir. Sözlerinde kendilerine yönelik bir özeleştiri de var.
Aslında sadece Bili değil, Türkiye’de görev yapan, ya da Türkiye konusunda uzman olan yabancıların birçoğu resmi ülke tezlerinin aksine bu konuların gerçeğine vakıflar. Kendi kamuoylarını ve siyasetçilerini aydınlatma konusunda yeterli çalışmalar yapmadıkları ya da yaptıkları halde ülke çıkarları gerektirdiği için bilerek çarpıtma yoluna gidildiği söylenebilir.
Türkiye güçlendikçe, hakikatler konusunda, hakikatleri açıklama konusundaki tutukluk ve kapalılık ortadan kalkacaktır. Türkiye, bu konuda sürekli haksız eleştirilere maruz kalmıştır. Şu an yaşananlar, gücümüz ölçüsünde muhataplarımızı özeleştiri yapmaya zorlamaktır.
Eğer Fransız Anayasa Mahkemesi, daha önce çıkarılan Soykırım yasası ve inkâr yasasını anayasaya aykırı bulur ve iptal ederse bu Türkiye’nin tüm kurumlarıyla gücünün eseri ve sonucu olacaktır. Biz de “iti öldürene sürükletirler” diye bir atasözü vardır. Bu iddialar da ilk kaynağında son bulmuş olacaktır.
Fransız Büyükelçiyi de böyle konuşturan Yeni Türkiye’nin etkinliği ve gücüdür.