MAZLUM DER TARTIŞILIYOR

MAZLUM DER TARTIŞILIYOR


Pazar Günü kahvaltıda Mazlum Der üyeleri ile birlikteydik. Diyarbakır barosu Avukatlarından Nesip Yıldırım,”Hak Arama Bilinci” konulu bir seminer verdi. Kendisi Mazlum Der’in çeşitli yönetim kademelerinde de görev almış birisiydi.

Bir gün önce Yayımlanan Abdurrahman Dilipak’ın yazısının üyeler üzerinde etkisi görülebiliyordu. O yazıdan bazı bölümleri buraya almak istiyorum:

“Geçen gün Ayhan Bilgen’le ilgili Yeni Akit’te bir haber çıktı. Evet, haber doğru. Keşke sadece “Mazlum-Der eski genel başkanı” değil, BDP adayı, MKYK üyeliği ve diğer üyelikleri öne çıkarılabilseydi. “Bilgen bir zamanlar Mazlum-Der genel başkanı idi. Sonra gitti, Konya’dan BDP adayı oldu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi mezunudur. Mazlum-Der Ankara Şube Başkanlığı ve genel yönetim kurulu üyeliği görevini yürüttü. Mayıs 2006’da yapılan Mazlum-Der’in 7. Genel Kurulu’nda, genel başkanlığa seçildi. Aykut Edibali liderliğindeki Millet Partisi’nin çeşitli faaliyetlerinde yer aldı, partinin Bayrak isimli yayınında düzenli yazılar yazdı. Daha sonra Ankara’da yayınlanan Yankı dergisinde editör olarak çalıştı. Çınar dergisinde yayın yönetmenliği yaptı. Ayrıca Yeni Dönem, Gündem, Evrensel, Yeni Şafak, Yeni Asya gibi gazetelerde ve Gençliğin Sesi, İlkadım, Anadolu Gençlik gibi dergilerde yazıları yayınlandı. Umut, Denge ve Hedef radyolarında siyasi yorum programları yaptı. O artık Özgür Gündem yazarı. BDP’nin MKYK üyesi. STGM denetçisi. 1970 Kars/Sarıkamış doğumlu biri. “Eğer Bilgen yüzünden Mazlum-Der eleştirilecekse, eleştirilecek daha birçok kurum var demektir. “Kuşkusuz Mazlum-Der bu olaydan ders çıkartmalı, ama kimse de bu işi fırsat bilip Mazlum-Der’e yüklenmemeli. Ya da birileri de bu oyuna gelmemeli.” Toplantıya gitmeden önce bu yazıyı okumamıştım. Nesip yıldırım’a “Mazlum Der’in “yaşam hakkı” birinci haktır görüşünde olmasına rağmen Genel Başkanının “yaşam hakkı” konusunda iyi bir durumda olmayan bir siyasi harekete katılması Mazlum Der’i yaralamış mıdır, doğru mudur?”diye sordum. O da uzun uzun cevapladı. Özeti, “keşke insan hakları yöneticileri partilere katılmasa” oldu.

Mazlum Der bünyesinde “ulusalcı Kürtler” denilebilecek bir kesimin varlığı biliniyor. Bünye içinde yoğun tartışmalar yaşanıyor.

Benim asıl dikkat çekmek istediğim husus, bu tür sivil toplum örgütlerinin bir kısım gizli ellerce kendi haline bırakılmayacağı, sızmaların olacağı. Örgütün taşra teşkilatları da dahil, servislerin belirleyici olduğu bir yapıya dönüştürülmesi tehlikesi.

Kuruluşu ve amaçları, kurucularının samimiyeti tartışılmaz olmasına rağmen Mazlum Der’deki kaymayı da görmezden gelemeyiz.

Bunun için de Sayın Dilipak’ın temennisine ve uyarısına katılıyorum:

“Mazlum-Der dün güzel şeyler yaptı. Gelecekte de yapacak. Bugün ise hepimizin bu müesseseyi daha çok sahiplenerek, daha çok yardım ederek, daha çok gidip gelerek meydanı boş bırakmaması gerek.”

Google+ WhatsApp