YİNE BÜROKRASİ

YİNE BÜROKRASİ


Aman ha devlet kapısında işiniz olmasın. Herkesin işi tıkır tıkır giderken benimki hep sarpa sarar. O yüzden de , ayağım gitmez.

Devletin seçimle gelinen yönetim alanlarında bile, işin içinde ben varsam, ters gider. Belediyeleri de bu kapsamda ifade etmiş oluyorum.

Önce en yenisinden başlayalım. Melikgazi Belediyesinin önünden geçiyorduk. Arkadaşım Emlak vergisini yatıralım dedi. Ben vezne kapanmıştır. İnternetten öderiz dedim. O ısrar etti. Yukarı çıktık. Gitti o yatırdı, bana sıra gelince vezne kapandı. Bir şey söylemedim. Böyle olacağını biliyordum. Eve geldim, internetten yatırdım.

Bu en basiti idi. Madem Melikgazi’den başladık devam edelim. Türkiye Yazarlar Birliği olarak bir aydan uzun süredir Bürokrasi hazretlerini aşıp Başkan Memduh Beyle görüşebilmek için randevu alamıyoruz. Belki Başkan Beyin bizim talebimizden haberi bile yok.

Bize randevu verecek olanlar, kendilerini Başkana şikâyet edeceğimizi düşünüyorlar. Böyle düşünmelerinin bir sebebi de var. Başkan Beye ulaştığını zannetmediğim yazılı bir şikâyetimiz oldu. Şikâyetimizin ulaşmadığını, bir dönüş olmadığına dayandırıyorum.

Bürokrasi Hazretleri, seçilmişlere de dilediğini yaptırıyor. Seçilmişler de işlerine gelmeyeni bürokrasiye yönlendiriyorlar. Yine yazarlar Birliği olarak Özel İdareye verdiğimiz bir dilekçemiz oldu. Bizi de oraya yine seçilmişler yönlendirdi. Dilekçeyi vereli kaç ay oldu bilmiyorum. Hala cevap alamadık. Demek ki, cevaplandırmaya bile değer bulunmadı.

Böylece bir yaşıma daha girdim. Çünkü bir yeni şey öğrendim. Bürokraside bir de iş yapmayanlar var. Siz eğer oraya yönlendirilmiş iseniz, baştan işiniz olmayacak.

O zaman sizin işleriniz nasıl yürüyor diye soracak olursanız açıklayayım. Bürokraside bir de iş yapan, çözüm üretenler var. İyi ki, onlar var. Ancak onlara da herkes geldiği için, gerçekten işleri zor.

Yıllardır sivil toplum örgütlerinin içindeyim. Bürokrasi diye nitelendirdiğimiz kişilerin bir kısmı ile paylaştığımız çok şeyler oldu. Aynı şekilde seçilmiş olanlarla da ortak yaşanmışlıklarımız var. Herkes zannediyor ki, girdiğim her yerden elim boş çıkmaz. Ama öyle olmuyor.

Dönüp kendime buluyorum kabahati. O yüzden bürokrasi işlerini başka birisi yapsa, dünyayı kaldırırım diyorum. Bunca yıldır yaptığımız şeylerde çok destekler gördük. Benim kabahatim, bu desteklere rağmen kimseye minnet etmemem. Kafamda bir kurgum var. Kimseden kendim için bir şey istemedim. Aldıklarımı hizmet için kullandım. Ne bana minnet edilmesini isterim, ne de başkasına minnet ederim.

Şu an yapmakta olduğum sivil toplum görevini, çağırdıkları ve yükledikleri için yapıyorum. Görevim süresince de en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. Bir kabahatim de bir göreve çağırıldığımda eğer yapabileceğim bir iş ise yapmam, hayır diyememem.

Bu görevde olmam, hizmete ve Allahın rızasına neden olduğu için bir lütuf. Yoksa lütuf, makamlara gelmek, ismimin duyulması değil. Benim buradan başka bir yere atlamak gibi bir düşüncem olmadığı için, makama yapışmak gibi bir gayretim de olamaz. Görev sürem bitince rahatlıkla bırakır giderim. Ne siyasette ne de kimsenin makamında gözüm yok. Kısaca ne seçilmişlerin ne de bürokratların benim ayaklarına çelme takacağımdan endişe etmelerine gerek yok. Ben kendimi biliyorum da, herkes kendi gibi sanıyor.

Google+ WhatsApp