BİR ARPA BOYU

BİR ARPA BOYU


Biz mi ön yargılıyız, yoksa ön yargıları aşamıyor muyuz? Ülkemizde son birkaç yılda yaşananlar konusunda, süregelen yargılamalar konusunda ikiye ayrılmış durumdayız. Bir grup diyor ki,”bu yargılamalar siyasidir. Hiçbirinin temeli yoktur. Aslı astarı yoktur. Ortada bir delil yoktur. Uydurulmuş deliller, gizli tanıklar ve teknik takip adı verilen yasa dışı bilgilerle ülkenin değerleri içeride tutulmaktadır. Muhalefet susturulmaktadır. Yargı iktidarın yargısıdır ve asla bağımsız değildir. Davalardan bir sonuç da çıkmayacaktır. Uzun tutukluluk devam ettirilerek masum insanlar cezalandırılmaktadır. Yargılamayı kabul etmiyoruz. Sanıklar mahkûm olsalar bile biz onların suç işlediklerine inanmıyoruz.”

Öte yandan binlerce klasörlük dava dosyaları, ek klasörler ve deliller ile süren ve alınan ifadelerle yavaş yavaş da olsa belli bir noktaya gelen davalar sürüyor. Henüz neticelenmiş bir dava yok. Ergenekon, Balyoz, Andıç, Danıştay vs bütün davalar devam ediyor. Bu davaların birbirleriyle bağlantıları da var.

Bu davalardan ikisi, diğerlerine göre daha somut belge ve bilgilere dayanıyor. Biri Genelkurmay’da oluşturulan internet siteleri ve bu siteler yoluyla hükümeti ve Ak Partiyi hedef alan karanlık çalışmaların yapılması. Bu davada şu ana kadar önceden inkâr edilen bazı gerçekler sanıklar tarafından da ikrar edilmiş durumda. Önce ıslak imza, kâğıt parçası diyerek uzun süre kabullenilmeyen bu sitelerin varlığı kabul edildi. İşin ucu dönemin Genel Kurmay başkanına kadar uzandı. Bu yazı yayımlandığında İlker Başbuğ ifade vermiş olacak. Belki de tutuklanacak. Yargılaması Anayasa Mahkemesinde yapılacak.

Bu davanın bir Albayın üzerine atılıp, TSK’ da emir komuta zinciri dışında birimler oluşturulmuş intibaı verilerek kurumsal sorumluluktan sıyrılma düşüncesi başarısız oldu. Olayda adı geçen sıralı amirlerin tümü içeridedir ve sonuncusunun da bundan habersiz olması düşünülemezdi. O komutana düşen daha baştan boru veya kâğıt parçası diyerek yargıyı oyalamak değil, sorumluluğunu kabul etmek olmalıydı. Böyle davransaydı daha onurlu bir duruş sergilemiş olurdu. Şimdi emri altındakileri satmış bir amir durumunda kaldı.

İkincisi de Danıştay davasıdır. Elde silahıyla birlikte yakalanmış bir sanık vardır. Görgü tanıkları bulunmaktadır. Ancak yine bu davada da uzun süre yönlendirmeler ile sanığın dini bir terör örgütü mensubu olduğu görüntüsü verilmeye çalışılmış, bunu ispata yönelik deliller üretilmeye çabalanmıştır.

Sanığın gerçekte tek olmadığı gizlenmiştir. Bunun için özellikle Danıştay gibi bir kurumun güvenlik kamera görüntüleri silinmiştir. OYAK isimli güvenlik şirketine yönelik son operasyonla var olan delillerin daha da somutlaştırılması maksadıyla yapılmış görünmektedir. Görüntülerin arıza nedeniyle değil, bilinçli olarak imha edildiği iddiası ilgili kurumların raporlarıyla doğrulanmıştır. Yine bu günlerde görüntüleri imha ettikleri iddia edilen kişilerle ilgili daha somut sonuçlara ulaşılması beklenmektedir. Belki bu çalışmaların ardından Sanığın yanında yer alan, yönlendiren kişilere ulaşma imkânı doğacaktır.

Görüldüğü gibi en somut delillere dayalı iki dava da bile ancak bir arpa boyu yol alınabilmiştir. Hukukun ön yargıları aşabilmesi için daha açık deliller ve itiraflara ihtiyacı vardır. Bunun için kamuoyunun sabırla beklediğini biliyoruz. Gelinen noktayı önemli bulmakla birlikte, henüz ön yargıları kıracak bir yeterlilikte görmüyoruz.

Bir arpa boyu daha yol alabilmek için bu kadar süre daha beklenmesi, yargılamanın uzaması ön yargılı kesime desteğin çoğalmasına neden olacaktır.

Google+ WhatsApp