YARGI, YARGI REFORMUNA KARŞI

YARGI, YARGI REFORMUNA KARŞI


Hükümet gibi, herhalde benim mantığım da tersine işliyor. Hükümetin yeni bir yargı reformu çalışması içinde olduğu, önce duyum olarak, yansıtıldı. Sonra bütün çabalara rağmen Adalet Bakanlığında böyle bir çalışma yapılmadığı sonucuna varıldı. Ardından çalışmanın Başbakanlıkta yapıldığı duyuruldu. Yine de hangi birim ve kimler tarafından bu çalışmanın yapıldığı öğrenilemedi. Öğrenilseydi, herhalde onlar üzerinde baskı uygulanacaktı.

Yine de varsayılan çalışmanın ne kadar zararlı olacağı konusunda meçhul hedeflere yönelik, haber, yorum ve ses kayıtları servis edildi.

Bu çalışmayla bütün darbeciler, dışarı çıkacaklar ve çıktıktan sonra da yağlı ilmiği, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın boynuna geçireceklerdi.

Ortada böyle bir çalışma olduğuna dair, somut bir gelişme ve açıklama yokken, bir merkezden olduğu açıkça belli olan bir kampanyanın başlatılmış olması, benim tersine bir mantıkla yorumlamamın nedeni oldu.

Çok kısa bir süre önce MİT Başkanı dolayısıyla, hükümet ve yargı arasında bir çatışma olmuştu. Çatışma Yargı, Emniyet ve Cemaat ekseni ile hükümet arasında soğuk rüzgârlar esmesine neden olmuştu.

Eğer kampanyada ifade edilenler doğru ise, Başbakanlıktaki bu çalışmanın MİT tarafından yapılıyor olması şaşırtıcı olmayacaktır.

Hükümetin MİT üzerinden yürüttüğü, açılım ve diğer çalışmalarının bazı yargı kararları ve uygulamaları ile akamete uğradığı bilindiği gibi, son zamanlarda yapılan tutuklamalar konusunda Başbakan’ın bile rahatsız olduğu ve bunu açıkça ifade ettiği açıktı. Yargının iktidarı hükümetle paylaşma girişimi olarak algılanabilecek yorumları olduğu gibi, iktidarını sınırlayan ve önünü tıkayan yorumları da olmuştu. Hükümet, kendisiyle iktidarı paylaşmak isteyen illegal yapıları yargı yoluyla saf dışı bırakmışken, iktidarını yargı görüntüsü arkasındaki başka bir grupla paylaşmaya razı olamazdı.

Hükümeti şu anda tutuklu bulunanların tehdidi değil de, kararlarıyla adalet duygusunu zedeleyen ve isyanı teşvik eden, çözüm için elde edilen mesafeleri yok eden yargının tehdidi daha fazla ilgilendirmekte gibi.

Elimizde bir somut bilgi olmamasına rağmen, sırf yargı kararları dolayısıyla yeni bir cuntanın taraftar bulması bile söz konusu olabilir. Yargının sınırsız yetkilerine sınırlamalar getirilmesi düşünülmektedir.

KCK operasyonlarının, açılım yönünde en sıcak adımlar atıldığı günlere denk gelmesi, seçilmiş insanların tutuklanmaları, yürütülen çalışmalara, iğne ile kazılarak varılan mesafelere ne kadar zarar vermiştir? Akan kanın durması ve anaların gözyaşlarını dinmesi için yürütülen çalışmaların boşa gitmesine ne kadar etkisi olmuştur? Hükümet bunların cevaplarını bilmiyor değildir.

Aynı şekilde darbe davalarının haklılığı konusunda kamuoyu desteğindeki azalmalarda son yargı karar ve uygulamalarının etkisinin ne kadar olduğu da hükümetin bilgisi dâhilindedir.

Davul hükümetin sırtındadır. Her zaman tokmağa sahip olmak isteyenler olmuştur, olacaktır. Bu son kampanya MİT krizi dolayısıyla çıkan çatışmanın tatlıya bağlanmadığı anlamına da gelmektedir.

Şu an iktidarda kuru tehditlere kulak asmayacak kadar badirelerden geçmiş, aynı zamanda gerçek tehditleri ve darbe girişimlerini, demokrasi içinde engellemeyi başarmış bir ekip bulunmaktadır.

Yargı, her zaman isteyip dillendirdiği yargı reformuna karşı olamayacağına göre, bu kampanyanın yargı üzerinden başkaları tarafından yürütüldüğü ters mantığı ile yorum getirmemizin bir sakıncası olmayacaktır.

Google+ WhatsApp