
BAŞBAKAN ÇEKİLYOR DA
Ak Partinin başarılı olmasının birinci sebebi, bizzat Başbakan Erdoğan. Bunu taraflı tarafsız herkes söylüyor. Kamuoyu yoklamaları da ispat ediyor. Başbakanın toplumda kabul görme, beğenilme yüzdesi partisinden fazla. Sokağa çıktığınızda böyle bir soruya alacağınız cevap da üç aşağı beş yukarı belli. Seçmen oyumu “Tayyibe” veriyorum diyor. Çoğu zaman partinin adını bile anmıyor.
Başbakan partiyi kurarlarken tüzüklerine koydukları üç dönem sonra çekilme kararını değiştirmeyeceğini ve önce kendinsin uygulayacağını söylüyor. Bundan sonraki seçimde olmayacak. Hem de partisini zirveye taşımışken.
Ancak bu fikir ve uygulama partide herkes tarafından çok da normal karşılanmıyor. Kimse doğrudan karşı çıkmasa da bazıları mevcut pozisyonumu nasıl korurum, ya da bu pozisyona yakın bir makamı nasıl elde ederim, hesabını yapıyor.
Ak Parti yerelde de iktidar olduğu için devasa bir teşkilata sahip. Yerelden, merkezi iktidara binlerce makam ve yönetici var. On yıllık bir parti için başlangıçta bu kadroları doldurmak bile zordu. Alttan sürekli takviye yapılarak, yönetimler oluşturuldu.
Şu an alttan gelenler için, uzun süredir partide çalışıp bir siyasi ikbal beklediği halde Kayseri tabiriyle “şoför mahalli dolu” olduğu için bir yerlere gelemeyenler için, tüzüğün bu maddesinin işletilmesi bir umuttur. Zira yukarıda bir tıkanma oluştu.
Özellikle yerelde bir kısım insanlar uzun süredir iktidar olmanın verdiği bir rahatlıkla, iktidar körlüğü ile işleri rutine bağlayıp, gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım, düşüncesiyle vaz geçilmez olduklarını düşünüyorlar. Bu da başlangıçtaki azim ve kararlılığı, samimiyet ve hizmet anlayışını kaybetme tehlikesini doğuruyor. İşin doğası gereği, yorulmuş olmak da var. Kadrolar yorulmuş, yeni kadrolarla ve yeni bir heyecanla yeniden başlanılması gerekiyor. Bu yapılmazsa, tıkanmışlık tükenmişliği getirebilir.
Başbakan ve partiyi kuranlar yıllar öncesinden bu durumu görerek, tüzüğü böyle yapmışlar. Yaptıklarının doğruluğu gelinen noktada daha iyi anlaşılıyor.
Başta da yazdığım gibi bundan hoşnut olmayanlar formüller üretmeye başlıyorlar. Belediye Başkanları milletvekili ve bakan oluyorlar, milletvekili ve bakan olanlar da belediye başkanı oluyorlar. Bir tür değiş tokuş yapılıyor.
Elbette içlerinden bazıları ben artık yoruldum, dinlenmek istiyorum diyor. Bazıları partim ne görev verirse onu yaparım diyor. Bazıları daha çok genç ve enerjik oldukları için kendileri söylemeseler bile insanlar köşeye çekilmelerine razı olmuyorlar.
Ancak başarı şahıslarla sınırlı değil. On yıl önce hiç kimsenin bilmediği insanlar, görevlere geldiler ve çok başarılı oldular. Tabanda yine aynı şekilde bugün bilmediğimiz kıymetler vardır ve fırsat tanınırsa onlar da başarılı olacaklardır. İnsanlar kerameti kendinden bilmemeliler.
Bakın, bütün dünyanın başarısını teslim ettiği, milletinin en yüksek teveccühüne mazhar olmuş olan Başbakan, bırakacağım diyor. Dünya fani diyor. Güzel diyor.
Vaz geçilmez olduklarını düşünenlere de büyükler güzel söylemişler: Mezarlıklar sizin gibilerle dolu.