
KISKANANLAR VE ÖFKELENENLER
Bir önceki yazımın sonunda Başbakan Erdoğan’ın Mısır ziyaretinin dostları sevindirdiğini, kıskananların ve öfkelenenlerin haberlerini ise önümüzdeki zaman içinde alacağımızı yazmıştım. Haberler peş peşe geldi. Yeni Şafak gazetesi manşetten kıskananların haberini duyurdu:
“Başbakan Erdoğan ve Türkiye'ye gösterilen bu ilgi, Libya'ya NATO müdahalesinden önce Ankara'yı devre dışı bırakmak isteyen, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve İngiltere Başbakanı David Cameron'u kıskandırdı. Mevzi kaptırma telaşına düşen Cameron ve Sarkozy, Başbakan Erdoğan'dan önce Libya'yı ziyaret ederek Kaddafi devrildikten sonra bu ülkeye giden ilk liderler olmak için sürpriz bir hamle yaptı. İki lider, bugün sabah, -yani Başbakan Erdoğan'ın ziyaretinden önce- birlikte Trablus'a gideceğini duyurdu. Libya'nın yeniden inşasında milyarlarca dolarlık anlaşmalardan bahsedilen bir ortamda, Sarkozy'nin ziyareti Fransız basınında yer aldı.”
Bu haber daha Başbakan dönmeden ortaya çıkan ilk haberdi. Mutlaka devamı da gelecektir. Öfkelenenlerin haberi ise PKK’ya yakın bir haber ajansının internet sitesinde yayımlandı. MİT ile PKK arasında yürütülen müzakerelerin bir ayağı kayda alınmış ve servis edilmişti. Dışarıda Başbakanın yükselen imajını, içeride yerle bir edeceği düşünülen bir hamleydi. Gazetelere baktığımızda neredeyse tüm yazarlar bu konuyu yazdılar. Ana muhalefet ve birkaç yazar hariç, hiç de tepki gösterilen ve kıyametler koparan bir durum ortaya çıkmadı. Birçok analizler yapıldı. Görüşmeler yanlıştı diyen olmadı. En fazla söylenebilen Başbakanın daha önce bu müzakereleri inkâr eden söylemleri ile ortaya çıkan gerçek arasındaki çelişki oldu.
Analizler arasında bunun niçin ve kim tarafından yapıldığı konusu önde geliyordu. İsrail’in köşeye sıkışmışlığı ve gizli servisi MOSSAD’ın yetenekleri dolayısıyla bunu yapmış olabileceği, derin devletin özellikle MİT’teki değişimden rahatsız olması sebebiyle, yıpratma amaçlı yaptığı, PKK’lı şahinlerin yaptığı ya da görüşmeler OSLO’da yapıldığı için üçüncü şahıs diyebileceğimiz yabancı ülke temsilcisinin veya Avrupa için düşünüldüğünde hep PKK yanında yer almış Almanya’nın yapmış olabileceği ifade edildi.
Ben MİT’in kendi içinde bir soruşturma yoluna gitme haberini dikkate alarak, kurum içinde birilerinin ve dolayısıyla bizim derin devletimizin içeride kalmış kalıntılarının yapma ihtimalini, bir de ABD’nin olası bir kara harekâtı öncesinde Türkiye’ye müsaade edilmesini meşrulaştıracak içerikte olmasını önemli görüyorum. Bu kadar açık ve samimi aynı zamanda riskli çözüm müzakeresi yapan bir hükümetin çabalarının karşılığı, sivillerin öldürülmesi, şehirlerin, düğünlerin kana bulanması olunca kendini ve halkını savunma hakkı olur. Böyle bir ortamda yürütülecek kapsamlı ve ciddi bir kara harekâtına karşı durulması ve engellenmesi meşru olmaz.
Gelinen nokta, gerek kıskananlar gerekse öfkelenenler için, meşru olandan uzak olmaları nedeniyle, amaçlarına ve hedeflerine uzak kalmaktadır. Tam aksine hedef aldıklarının amaçlarına ve hedeflerine ulaşmasına katkı sağlamaktadır. Erdoğan’ın tılsımı da buradadır. Tam bu, Erdoğan’ı bitirir denildiğinde, daha güçlü olarak gelmektedir. Böyle olduğunu görmek için de haberleri izlemeye devam edelim.