
ARAKAN, BURMA MYANMAR
Mübarek Ramazan ayında Müslüman avı devam ediyor. En son katliam haberleri Arakan’dan geldi. Siz gazetelerde Burma yahut Myanmar diye okursanız aynı yer kast edilmiştir. Budistlerin çoğunlukta olduğu bir coğrafyada, azınlık olarak, yoksulluk içinde ve soykırıma uğrayarak varlıklarını korumaya çalışmaktadırlar.
Bize uzakmış gibi gözüken ve adını ve yerini bilmediğimiz bu coğrafya da tarihimizin bir parçasıdır. Gazeteci Bülent Erandaç’ın kaleminden dinleyelim:
“Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un yıllarca önce vaazlarıyla coşan 12 bin Osmanlı askerimiz, 1.Dünya Savaşı sırasında Irak, Suriye ve Filistin cephesinde İngilizlere esir düşer. Askerler o zamanlar, İngiltere'nin bir sömürgesi olan Burma askeri kampına gönderilirler. İngilizler, Türk esir askerlere en ağır işleri yüklerler. Bu arada, Burma'nın en büyük demiryolu hattını inşa etmelerini de sağlamış olurlar. Bugün Myanmar'ı (Burma) baştanbaşa geçen iki ana hattan biri olan başkent Yangon ile Thayet arasındaki 300 millik demiryolu, Osmanlı askerleri tarafından yapılmıştır. Esir kaldıkları süre boyunca çalıştırılan Osmanlı askerlerinden 2 binden fazlası bir daha doğduğu toprakları göremeyecektir. Askerlerimizin bir kısmı evlenip Myanmar'da kalmışlar, bazıları Türkiye'ye dönmüştür. “Myanmar'daki Osmanlı-Türk mezarlıkları, ilk defa 1961'de ortaya çıkarılmıştır. Ülke genelinde Thayet Şehitliği dışında da birçok Türk Mezarlığı olduğu söylenmektedir. Masrafları Türkiye'nin karşılamasıyla Thayet Myo Türk Şehitliği Projesi uygulanmaktadır. Sadece, insanlığımız ve Müslümanlığımız değil, kardeşlerimizin mezarlarının bulunduğu Myanmar (Burma), Türkiye'nin ayağa kalkmasını, müşfik ellerini uzatmasını beklemektedir.(Bülent Erandaç-Takvim)”
Hac ibadetimiz sırasında adını ve yerini bilmediğim, Myanmar’lı, iki müslümanla tanışmıştım.
Hac mevsiminde Suudi Arabistan’a fakir ülkelerden çok sayıda insan çalışmaya geliyor ve çok düşük ücretlerle çalışıyorlardı. Myanmar da bu ülkelerden biriydi.
İlk tanıştığım Muhammed,13-14 yaşlarında bir çocuktu. Hafızdı ve çok güzel Kur’an okuyordu. Otelimizde kat görevlisi olarak çalışıyordu. Çat pat Arapçamızla konuşmuş, anlaşmıştık. Orada öğrenci olarak bulunuyordu. Hac mevsiminde de çalışarak harçlığını kazanıyordu. Yanlış hatırlamıyorsam aldığı ücret bizim asgari ücretin yarısı kadar bile değildi.
İkinci tanıştığım kişi de hafızdı. Taksi şoförlüğü yapıyordu. Medine’deki üniversitenin mezunuydu. Umre için mikat mahalline ihrama girmek için Onun taksisine binmiştik. Yolculuğumuz sırasında güzel sesiyle Yasin okumuştu. Kısa da olsa sohbet etme imkânı bulmuştuk.
Şimdi onların ülkesinde bir katliam yaşanıyor. Sade şimdi değil, aralıklarla oradan katliam haberleri alıyoruz. Bu nedenle de orada yardım kuruluşlarımızın devam eden çalışmaları var. Ramazan’da, Kurbanda yardım haberlerini alıyoruz. Milletimizin yardım eli oralara kadar uzanmış durumda. Kısaca buralar ehlinin bilmediği yerler değil. Yardım elinizi siz de uzatmak isterseniz, yardım kuruluşlarımız ve gönüllüleri hazır bekliyorlar. Sevabı katlama sırası şimdi sizde.