AH ÖĞRETMENİM AH!

AH ÖĞRETMENİM AH!


Van depremi en çok öğretmenleri vurdu. Şu ana kadar açıklanan ölüler arasında 461 kişiden 63’ü maalesef öğretmen. Bunlardan üç tanesinin Kayserili olduğunu biliyoruz. Orada yaşayan nüfusa oranlandığında bir anormallik olduğu görülüyor.

Kesin neden zamanla anlaşılacaktır. İlk bilgilerimiz bize bazı ipuçları veriyor. Özellikle Erciş’te bir kafeteryadan bahsediliyor. Civardaki öğretmenler özellikle hafta sonları orada buluşuyorlarmış. Orada çok fazla kayıp olduğu söyleniyor.

Bu öğretmenlerin tamamına yakını yeni atanmış öğretmenler. Çevreyi bilmiyorlar. Bir taraftan terör var. Öğretmenler kaçırılıyor. Bir taraftan da kendilerine telkin edilmiş olanlar dolayısıyla bölge halkıyla ilişkide çekingenlik var.

Dillerini bilmedikleri, yakın ilişki içinde olmadıkları ve çekindikleri için, fırsat buldukça kendileri gibi insanlarla buluşuyor ve konuşuyorlar. Bir tür deşarj oluyorlar.

Bölgede başka bir sosyal aktivite de mevcut değil.

Aslında öğretmen evleri de bir bakıma bu görevi yerine getiriyor.

Anlatılan bir diğer konuda merkezi yerde bulunan ve çöken iki binanın içinde çoğunlukla öğretmenlerin oturuyor olmaları.

Bölgede kendim de görev yaptığım için biliyorum. Yeni tayin olan öğretmenlere yapılan telkinlerden biri de evlerini merkezi bir yerden tutmaları gerektiği oluyor. Kenar semtlerde can güvenliğinin daha fazla tehlike riski taşıdığı, merkezi yerde güvenliğin daha iyi sağlandığı söyleniyor.

Diğer devlet memurları ya yerli halktan oldukları, ya da lojmanları bulunduğu için en çok sıkıntıyı öğretmenler çekiyorlar. Son yıllarda yakın köylerde görev yapan öğretmenlerde merkezlerde ev tutarak, gidiş geliş yapıyorlar, bu yüzden de birikme olabiliyor.

Genelde bu insanlar genç insanlar. Hayatın zorluklarını bilmiyorlar. İlk defa böyle zorluklarla karşılaşıyorlar ve dayanışma ihtiyacı duyuyorlar. Öte yandan yemek gibi bazı ihtiyaçlarını, merkeze yakın yerlerde kalarak dışarıda karşılamaya çalışıyorlar.

Bütün bunlardan dolayı yıkılan iki binada çok sayıda öğretmenin hayatını kaybetmesi de şaşılacak bir durum olarak görülmüyor.

Öğretmenler devletle halk arasında ilişkide, en doğru, en yumuşak ama aynı zamanda en az korunan halkayı oluşturuyorlar. Devletin hiçbir unsurunun gitmediği yerlere onlar gidiyorlar. Devletle halk arasında çıkacak muhtemel sorunlarda, arada onlar kalıyorlar. Gün geliyor devleti temsil ettikleri için kör terörün hedefi haline geliyorlar.

Teröre verilen şehitlerin sayısı da çok fazla.

Şimdi de bir doğal afet sonrasında öğretmenlerimize ağlıyoruz. Gencecik çocuklarımızı, bayrağın dalgalandığı her yer vatandır, diyerek koşup gittikleri, bilmedikleri diyarlarda göçük altından feryatlarla çıkarıyoruz.

Akşamın karanlığında yakaladıkları televizyoncuya öğretmenlerin göçük altında kaldıkları yeri tarif edip, yardım çağıran öğretmenlerin çaresiz koşturmalarını izliyoruz. O öğretmenlerin anne babaları bir umut telefonlara sarılıyorlar. Koşup Van’ın, Erciş’in bilmedikleri sokaklarında yardım bekliyorlar. Çocuklarının hangi yıkıntı altında olduğunu bile bilmiyorlar. Onların orada yaşayan yakınları yok. Herkesin kendi derdine düştüğü o kıyamet gününde onların adını bile bilen yok.

Yalnızca öğretmen arkadaşları var.

Ah öğretmenim ah!

Google+ WhatsApp