
KAYMAKAMIN KAPISINDA
Bürokrasinin marifetlerini bildiğim için, çok da muhatap olmak istemem. Benim yanımda buna gönüllü biri olsa, dünyayı kaldırmaya razıyım. Başbakanın bunca uğraşına rağmen hazretleri hep bildiğini okumaya devam ediyor.
Ben yazayım, siz haklı mı haksız mı olduğuma karar verin. Başta muhataplarım olmak üzere verilecek karara razı olacağım.
Türkiye yazarlar Birliği Kayseri Şube Başkanlığı görevini yürütmeye çalışıyorum. Özellikle gençlere yönelik uzun vadeli projeler geliştirerek, gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Hem de sıfır bütçe ile götürmeye gayret ediyoruz. Çaldığımız kapılar yüzümüze kapansa da inadına devam ediyoruz. Duyduk ki, Kültür ve Turizm Bakanlığı projelere maddi kaynak sağlıyormuş. Mayıs ayının hemen başında bir proje ile başvurduk. Yönetmelik değişmiş, projemizin Kaymakamlık tarafından da onayı gerekiyormuş. Hemen Kocasinan Kaymakamlığına bir dilekçe yazdık. Önce Sekreter Hanım dilekçemizi inceledi. Böyle bir uygulamanın olmadığını söyledi. Üsteleyince Yazı İşleri Müdürüne gönderdi. Müdür Bey de aynı şeyleri söyleyip, Kültür Müdürlüğünden o yazıyı getirmemizi istedi. Yazıyı al getir, bu işler zamanla yarışarak yapılıyor. O proje kadük kaldı. Biz de yeni bir projeyle tekrar başvuralım dedik. Yazıyı aldık, örnek bir onay da aldık. Tekrar Kaymakamlığa gittik. Yazı İşleri Müdürü, evirdi çevirdi, Kaymakam Beyin görmesi lazım dedi.
Kaymakam Bey yerinde, sekreter hanım toplantısı var deyip bizi yine Kaymakam Beyle müşerref olmaktan mahrum bıraktı. Yazımızı alıp içeri götürdü. Bu arada gelen giriyor çıkıyor. Yazılar çıkıyor. Bizim yazıdan ses yok. Çıkanların Sultan kapısından çıkar gibi tavırları bizim sabrımızın sınırlarını da zorluyor.
Tam kırk dakika kapıda bekledikten sonra, pes edip çıkıyoruz. Ben yazıyı yazdığımda dilekçemize verilen cevabı da öğrenememiştik. Bize söylenen bugün git yarın gel oldu. Yarın Cumartesi, ertesi gün Pazar ve biz zamanla yarışarak bir hizmet üretmeye çalışıyoruz.
Biz oraya bir resmi kurumun resmi bir yazısını getirmedik. Biz bir dilekçe verdik. Bize dilekçeye verilen cevap süresi içinde cevap verilecekse, varın o işin hayrını görün.
Kaymakamlık kapısında üç barikat var. Birincisi her iki kaymakamlığa da şehrin çoğu yerinden iki otobüsle ulaşılabiliyor olması. İkincisi Sekreter Hanım, üçüncüsü de Müdür Bey. Kaymakam Beyin bizim geldiğimizden haberi bile olmadı. Ama barikatları koyan da O değil mi?
Barikata geldiğimizde, yüzümüze bakıyorlar. Karşılarında bir Hacı baba. Gönderelim gitsin. Yazıyı okusalar, Yazarlar Birliği Başkanıymış, önemserler mi? O da ne ki? Acaba kültürün önemini anlarlar mı? Hadi anlamadılar, vatandaşın önüne bu barikatlar konuluyorsa, demokrasi nasıl olacak?
Yüzünü maalesef göremediğim, bürokratik cenderesini hem de iki kez hissettiğim birisi, belki de benim tecrübe ettiğimden çok daha farklı biri de olabilir. Bütün bu yazdıklarımla kendisine haksızlık etmiş de olabilirim.
Oraya gelirken içinde bulunduğumuz azim, heyecan ve hizmet duygusu ile ayrıldığımda yaşadığım hayal kırıklığı arasındaki benim uğradığımı hissettiğim haksızlığı yok mu saymalıydım? Yazmasa mıydım?