
UYUŞTURUCU TARLALARI MI, ÖLÜM TARLALARI MI?
Terör örgütünün gelir kaynakları bellidir. Asıl önemli gelirleri belli kalemlerden elde edilmektedir. Bunları bilmeyen de yoktur. Ancak uzun yıllar terörle mücadelede köylülerin teröristlere destek verdikleri iddiası ile hareket edilmiş, asıl kaynaklar gözlerden kaçırılmıştır.
Uludere’de kaçakçıların vurulmasından sonra bu kaynaklardan biri yeniden kamuoyunun gündemine gelmişti. Bu kaynak sınır kaçakçılığı yolu ile örgüte kaynak temin etmekti. Ne yazık ki, bu kaçakçılık ile mücadele edilmediği, hatta göz yumulduğu olayın sonrasında daha iyi anlaşılmıştı.
Örgütün asıl kaynağı uyuşturucu ticareti yoluyla elde ettiği ise kesindi. Çeyrek asırdan fazla süren terörle mücadele tarihimizde yine ne yazık ki, bu kaynağa yönelik de ciddi bir mücadele verilmediği, hatta göz yumulduğu yapılan bir operasyonla anlaşılmış oldu. “Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, terör örgütünün barındığı Lice-Kocaköy ve Hazro üçgeninde yapılan operasyonda, kanlı terör örgütü PKK/KCK'nın finans kaynaklarına ve terör örgütünün bu alanda çalıştırdığı ve uyuşturucuda da kullandığı terör bağlantılı milis ve terörist yapılanmasına büyük bir darbe vurulduğunu söyledi.
“Vali Toprak, operasyona 31 jandarma özel harekât ve komando timi, 7 polis özel harekât timi ve 17 geçici köy korucusu operasyon timi ile Diyarbakır Jandarma Komutanlığı ve Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'nün, başta Narkotik ve Kaçakçılık, Güvenlik, Terör ve İstihbarat birimlerinin katıldığını söyledi.
“12 köyde, yaklaşık 500 dönüm alanda ekili bulunan 3 milyon 49 bin 293 kök kenevir bitkisi imha edildiğini belirten Toprak, "Bu, 125 ton toz esrar ve 250 ton kubar esrara tekabül etmektedir. Ayrıca, 790 kilogram toz esrar ve 328 kilogram kubar esrar olmak üzere piyasa değeri 1,7 milyar TL olan uyuşturucu madde ele geçirilmiştir." dedi.
“Vali Toprak, operasyonda 7'si milis olmak üzere 32 kişinin gözaltına alındığını, 33 kişinin firari olarak arandığını kaydetti.”
Şimdi şu soruları sormak hakkımız değil mi?
Bu uyuşturucu tarlaları yıllardan beri vardı ve dokunulmuyordu, o zaman biz nasıl terörle mücadele ediyorduk? Bu nasıl bir terörle mücadele idi? Aynı durumun Amanoslarda ve başka bölgelerde de olduğunu biliyoruz. Uyuşturucu rantı, terörle mücadelenin önüne mi geçmişti?
Terörü önlemenin en önemli yollarından birisi, terörün maddi ve insani kaynaklarını kurutmak olduğuna göre, uzun yıllar boyunca biz terörle mücadele ediyormuş gibi mi yaptık?
Ülkemin dağlarını ovalarını ölüm tarlalarına çeviren bu terör illeti ile hakkıyla niçin mücadele edilmedi?
Niçin bugüne kadar beklendiğini sorgulamakla birlikte hükümeti ve Güvenlik güçlerini kutlamak isterim.
Hükümetin inisiyatif alarak, sessizce gerçekleştirdiği bu operasyon, önümüzdeki dönem için, terörün bitirilmesi için bir umut bir adım olarak değerlendirilebilir.
Aynı zamanda birimler arasındaki uyumun bir sonucu olarak görülebilir.
Biliyoruz ki terör, içeriden devletin içinden bir kesimin desteği, göz yumması olmadan bu noktalara gelemezdi.
Bugün bu operasyon yapılabildiğine ve sonuç alınabildiğine göre, içerideki işbirlikçiler de etkisiz haline getirilmiş demektir.
Sırf bu nedenle bu operasyon bizi ümitlendirmiştir.