KIRGIZİSTAN GEZİ NOTLARI (7)

KIRGIZİSTAN GEZİ NOTLARI (7)


Şiir şöleninin düzenlenmesinde, yürütülmesinde en önemli görev Manas Üniversitesine düşmüştü. Yöneticileri, öğretim üyeleri, öğrencileri seferber oldular. Konservatuar öğrencileri konserler sundular. Yemekleri damak tadımıza uygundu. Rehberlerimiz öğretim görevlileri idi. Bu üniversitenin Türkiye ile Kırgızistan ve diğer Türk toplulukları arasında önemli bir köprü olduğunu anladık. Türk ve Kırgız öğrencilerle konuştuk. Güzel bir ortam olduğunu gördük.

 Manas Üniversitesi, Türkiye ile Türk Cumhuriyetleri arasında eğitim ve kültür yönünden ilişkileri sağlamlaştırma amacı ile 30 Eylül 1995 tarihinde İzmir'de imzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile Kırgızistan Cumhuriyeti hükümetleri arasında Kırgızistan'ın başkenti Bişkek şehrinde Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi kurulmasına dair anlaşma'nın her iki ülke yetkili makamlarınca onaylanmasına müteakip 1997-1998 öğretim yılında öğretime başlamıştır. Üniversite, Kırgızistan uyruklu öğrencileri kendi öğrenci seçme ve yerleştirme merkezince yaptığı sınavla, Türk öğrencileri Türkiye Cumhuriyeti Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi'nce (ÖSYM) yapılan YGS ve LYS sınavları ile diğer Türk ve akraba topluluklarına mensup öğrencileri ise yine ÖSYM'ce yapılan TCS (Türk Cumhuriyetleri Sınavı) ile almaktadır.

Üniversitede, ders kitaplarının temini de dahil olmak üzere, eğitim-öğretim ücretsizdir. İhtiyaç sahibi öğrencilere verilen Gereksinim Bursu yanında ayrıca Akademik Başarı Bursu ve istenildiği takdirde başvurulabilecek Yurt kur bursları da öğrencilere finansal güvence vermektedir. Öğretim Dili Türkiye Türkçesi ve Kırgız Türkçesidir. Ayrıca İngilizce ve Rusçada öğretilmektedir.

Üniversite içinde büyük bir cami yapımına başlanmıştı. Şehir içindeki ve kampustaki okul binaları üniversitenin büyüklüğünü gösteriyordu. Ayrıca Üniversite içinde ilköğretim ve lise eğitimi yapan okullar da vardı.

Burada üniversite öğretim görevlisi, sunucu ve rehberimiz Altınbeg İsmailov’a bir parantez açmak istiyorum:

İlk günden itibaren güler yüzü, hareketleri, esprileri, hazır cevaplığı ve zekâsıyla dikkatleri üzerine topladı. Türkçeyi çok iyi konuşuyordu. Yanı sıra şölen esnasında Türk dünyasından şairlerin şiirlerini ezberden okudu. Bizim şairlerimizin şiirlerini de. Kendisi de bir şairdi. Gezi ve programları neredeyse tek başına idare etti. Güler yüzü hiç eksilmedi. Öfkelenmedi. Aksaklıkları giderirken de nazikti. Sözlerini, şiirlerini uzatanları çok kibar dille uyardı.

Kişileri mikrofona davet ederken, arkadan hareketli bir müzik çalıyordu. Kendisi sahneye yöneldiğinde müziğe uyum göstererek, iki tarafa sallanarak yürüyordu. Bu yürüyüşü bize çok sempatik geldi.

Mesneviyi kısmen Kırgızcaya çevirmekte olduğunu öğrendik. Mesnevinin tümünün Kırgızca bir tercümesi olmadığından, onun bu görevi üslenmesini istedik.

Ondan, anonim olarak aktardığı şu sözleri hafızamda kalmış:

“Kırgızlar dağa yönelmişler, dağlık bölgeleri seçmişler, Tanrıya yakın olmak için, Kazaklar çöle yönelmişler, petrole yakın olmak için”

“Kötü çoban otlağını bir günde otlatırmış”

“Buradan sizlerle birlikte yola çıkmışız, ancak at eti sevdamız bizi burada bırakmış. Biz atlarımızı kesip yediğimiz için sizinle gidememişiz.”

 

Google+ WhatsApp