HANGİSİ DAHA GERÇEKÇİ

HANGİSİ DAHA GERÇEKÇİ


Erbakan Hocayı anma toplantısına davet edilmiştim. O akşamki oturmayı iptal ettim, toplantıya katıldım. Bu ülkenin Onu tanıyan insanlarının, Ona bir vefa borcu olduğuna inanıyorum. Vefatında Türkiye’de değildim. Cenazesine katılamadım. Hiç değilse vefatının birinci yılı anma programında olayım, bir Fatiha yollayayım istedim.

Programı Saadet Partisi teşkilatı düzenlemişti. Teşkilatın bilinen tüm yüzleri oradaydı. Sivil toplum örgütleri de davet edilmişti. Ancak salon Saadet Partililerce doldurulmuştu. Saadetli gençler bilinen heyecan ve dinamizmleriyle oradaydılar.

Yazar Nurettin Şirin ana konuşmacılardan biriydi. Hani Sincan’da tankların yürümesine sebep olarak gösterilen Kudüs gecesinin konuşmacısı olarak, daha sonra yargılanıp hapis edilen Yazar Nurettin Şirin.

Konuşmasında Erbakan Hocanın talebelerini anlattı. Bu talebelerin nasıl olamayacakları konusunda da sık sık bugün ülkeyi yönetenleri örnek gösterdi. Ak Partiye ağır eleştiriler getirdi. Onun Erbakan Hocanın uzun siyasi geçmişinde bir siyasi görevinin olduğunu hatırlamıyorum. Ancak siyasetçiden daha fazla siyasetçi olarak konuştu. Diğer konuşmacılar, hatta siyasi kimlikleri olan konuşmacılar, yalnızca Hocalarıyla ilgili sözler ettiler. O ise, sanki anma toplantısında değil de adayların belirlendiği bir toplantıda konuşur gibi konuştu.

Ak Partililerin Hocayla bağları yoktur, olmamıştır demek ne Hocaya ne de Ak Partiye bir eksiklik getirmez. Siyasette yollar ayrılabilir. Her yol ayrımı, nifakmış gibi gösterilemez. Kardeşlerin aralarına onarılmaz ayrılıklar sokmak ve kavuşmayı ve kucaklaşmayı önleyen söylemler nifaktır.

Öte yandan Hocaya en yakın olmuş, gerektiğinde elini taşın altına koymuş, partinin Genel Başkanlığını yapmış Recai Kutan bakın ne demiş:

“25-30 senedir omuz omuza bir mücadele vermiştik. Ayrılıp iki parti haline geldiğiniz takdirde siyasetin doğası icabı kardeşler karşı karşıya gelir. Yazık değil mi? Kaldı ki Erbakan Hoca'nın yaşı kemale ermişti. Birkaç sene sabredilseydi zaten partinin yönetimi Erdoğan'ın elinde olacaktı. Bu gerekçelerle o dönem biraz sitem edilmişti ama şimdi kararlarının doğru olduğunu görüyorum. Çok da başarılı bir yönetim gerçekleştirdiler.”

Hangi değerlendirmenin daha gerçekçi olduğunu, daha samimi olduğunu düşünelim.

Bir tarafta gölgelerin içinden çıkıp gelmiş, hiç taş taş üstüne koymamış, hiç toplumsal sorumluluk almamış, hep gerilerden, başkalarının sırtından, omzundan seslenmiş birilerinin kıskançlık dolu değerlendirmeleri, diğer yanda, her çileli yolculukta, davanın her aşamasında vücudunu taşın altına koymuş, başını liderinin ayağına koymuş, fazilet timsali insanların değerlendirmeleri.

Artık Erbakan Hoca Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Kimse de siyasi mirasının paylaşılması derdinde değildir, olmamalıdır. Onu samimiyetle sevenler, Onun şahit olunması isteğini yerine getirmek arzusundalar. Onun Allah yolunda ömür tükettiğine şahidiz demek istiyorlar.

Onun açtığı yolun yolcusu olmak ve bu kutlu yolculukta omuz omuza yürümek isteyenlerin, kimse tarafından başkalaştırılması kabul edilemez.

Google+ WhatsApp