
BU BİR SİVİL DARBEDİR
Üst üste hep 28 Şubat’la ilgili yazılar yazıyorum. Daha çok yakınımızda yaşananları, içinde olduklarımızı dile getirmeye çalışıyorum. Mutlaka unuttuklarım olmuştur. Bu nedenle bu yazımda genel bir değerlendirme yapmak istiyorum.
28 Şubat, milletin ilk defa direndiği bir darbedir. Bu direniş sonucunda darbelerin sonu gelmiştir. Bu genel ifadelerden sonra direniş noktalarına bakabiliriz.
Öncelikle dindar kesim, diğer darbelerin aksine daha örgütlüydü. Benim içinde olduğum Sendikayı buna örnek gösterebiliriz. Hak-İş’i de buna katabiliriz.28 Şubat’ın beşli çetesine karşı örgütlü olarak bir direniş gösterildi. İslam’da sendika yoktur diyenler bile sivil toplumun güç ve önemini anladılar. Hedefteymiş gibi gözüken siyasal iktidar veya Refah Partisi olsa da asıl hedef milletin değerleriydi. Siyaset dışı kurumların, siyasetten bağımsız olarak gerçekleştirdikleri eylemler, milletin darbe karşıtı hislerini güçlendirdi, cesaretini artırdı.
Dindar kesim, darbecilere teslim olmadı. Sürekliliği olan eylemler gerçekleştirdi. Toplumun darbecilerin istekleri doğrultusunda düzenlenmesine izin vermedi.
Mazlum Der bu dönemde çok önemli işler yaptı. Temel insan hakları konusunda, dindar duyarlılığını harekete geçirdi. Anayasal haklar ve temel insan hakları konusunda bilinçlenmeyi sağladı. Direnişin hukuki temellerini oluşturdu. Mazlumların yanında oldu.
Dindar, muhafazakâr kesimin siyasi temsilcileri de bütün dayatmalara rağmen dik durdular. Hem meşru ve hukuki zeminde kaldılar, hem de milletin değerleri için siyasi mücadeleyi sürdürdüler. Daha önceki deneyimlerde siyasetin savrulduğunu, siyasetçilerin darbecilerin dümen suyuna girdiklerini görmüştük. Millet, daha önceleri siyasetçilerin darbe karşıtı olduklarına kuşku ile bakar olmuştu. Özellikle Demirel’in şahsında sembolleşen siyasi tutarsızlık ve ahlaksızlık, milletin siyaset ve siyasetçiye olan güvenini sarsmıştı. Bu dönemde başta Başbakan Erbakan olmak üzere darbenin hedefindeki siyasetçilerin duruşu, milletin kendine olan güvenini ve kararlılığını artırdı.
Millet, ilk Genel Seçimde darbe siyasetini yürüten siyasi partileri siyaset sahnesinden sildi.2002 yılı seçimlerinden sonra, geçen her gün darbecilerin kaybettiği gün oldu. Her gün mevzi kaybediyorlardı. Milletin sivil darbesi karşısında müstahkem mevzileri birer birer ellerinden gidiyordu. Buna karşı gösterdikleri direnişleri, mahkemeler, mitingler, yeni darbe girişimleri, milletin de karşı duruşunu güçlendiriyordu.
Özellikle 27 Nisan bildirisinden sonra siyasetçilerin gösterdikleri dirayetli dik duruş, millete bir kez daha darbeye ve darbecilere karşı kuvvetli bir duruş imkânı sağladı.
O saatten sonra ne siyasetçiler, ne askerler, ne yargı bürokrasisi yapacakları bir şey kalmadığını anladılar.
Hala direnenler olsa da artık güçleri azaldı, dirençleri zayıfladı. Umutları kalmadı.
Bütün bunların olmasında sıkıntılı günlerde, kimilerinin bağa kıska dikmeye, kimilerinin pikniğe gittikleri günlerde direnen örgütlü toplum kesimlerinin rolünü ve önemini görmezden gelemeyiz.
Cuma namazı çıkışı eylemlerinde buluşanlar, sabah namazı duası için Hunat Camisinde olanlar, Üniversitede başörtüsü eylemlerine katılanlar, mitinglerde, toplantılarda haksızlığa karşı duranlar, bugün gelinen tabloyu hazırladılar. Tank Hasanları, Dilipak’ları, Bengisu’yu, Göktaş’ı, Hikmet Beyazıt’ı, Rahmetli Nevin Akyurt ve Rahmetli Zeki Soyak Hocayı ve diğerlerini bu tablonun öncüleri olarak yazmak, ancak tarihe not düşmektir.
Bu bir sivil darbedir. Millet bunu bizzat kendi elleriyle, oylarıyla ve kararıyla gerçekleştirmiştir.