
GÜVENLİK ZAAFİYETİ Mİ, İSTİHBARAT ZAAFİYETİ Mİ?
Her terör olayından sonra istihbarat zaafiyeti olduğuna dair haber ve yorumlar yapılıyor. Özellikle bu haber ve yorumların belli bir merkezde toplanması dikkat çekiyor. Son Gaziantep saldırısı ile ilgili Fethullah Gülen Hocaefendinin taziye mesajında da istihbarata dikkat çekilmesi MİT ile Cemaat arasındaki sürtüşmenin devam ettiği şeklinde değerlendirildi:
“Menfur saldırı münasebetiyle terörü ve bu saldırıları gerçekleştirenleri bir kez daha lanetliyor; içeride ve dışarıda ülkemizin ikbaline pusu kurmak için fırsat kollayan insî şeytanlara imkân verilmemesi için başta istihbarat mevzuunda daha hassas olunması ve her türlü tedbirin alınması dileğiyle bütün milletimize taziyetlerimi sunuyorum."
Öte yandan istihbaratın varlığına rağmen terörü önleyemeyen bir güvenlik zaafiyeti bulunduğunu iddia edenler de istihbarat ve emniyet arasında, istihbarat ve asker arasında bir çekişme olduğu ve zaafiyetin bundan kaynaklandığı değerlendirmesini yapıyorlar.
Gaziantep'teki saldırıda sivillerin hedef alındığı vurgulayan ve saldırının Suriye istihbarat servisi El Muhaberat'la ortak yapılmış olabileceğini işaret eden AK Parti'li Şamil Tayyar “Gaziantep Emniyet Müdürü 48 saat içinde görevinden alınmalı.” dedi.
Saldırıya ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Tayyar, “Saldırı öncesi bir istihbarat zaafiyeti yok” derken, elde edilen istihbaratların yeterince değerlendirilmediğini söyledi.
Bu olayla ilgili olarak her iki görüşün sahiplerinin ortak kullandıkları haberlerde Gaziantep’te bomba için kullanılan aracın çalınması sürecini, kendi görüşlerini takviye için değerlendirdikleri dikkatlerden kaçmamaktadır.
“Gaziantep'te masum insanları hedef alan terör saldırısında acılar sarılmaya çalışılırken olayda kullanılan otomobilin, çalındığı nisan ayından sonraki 4 ay boyunca Sakarya'da dolaşmasına rağmen ele geçirilemediği öğrenildi. 54 EA 926 plakalı Sakarya'da bir şirkete ait olan Citroen marka aracın 11 Nisan'da şirketin ortaklarından İ.Ö. isimli işadamının evinden çalındığı belirlendi. Ancak çalınan aracın orijinal plakasıyla Sakarya'da dolaştığı ve otoban gişelerinden kaçak geçiş yaptığı anlaşıldı. Aracın sahibi olan işadamı İ.Ö.'ye de 4 kez kaçak geçiş yaptığı gerekçesiyle 800 TL'ye yakın ceza makbuzu gönderildi. Emniyette kaçırıldığına dair kayıt olmasına rağmen araç ele geçirilemedi.”
Bu habere bakıldığında düz mantıkla varılacak sonuç,bir istihbarat zaafiyetinden çok bir güvenlik zaafiyetinin olduğudur.Aracın çalındığı bilgisi de, aracın bölgede olduğu bilgisi de araç sahibi tarafından güvenlik birimlerine bildirilmiş olmasına rağmen, aracın uzun süre plakası dahi değiştirilmeden kullanılmasına rağmen, her ne sebeple ise aranmadığı ve bulunmadığı, net şekilde, anlaşılmaktadır.
Sadece Gaziantep’te değil, Sakarya’da da bir güvenlik boşluğu görülmektedir. Üstelik Sakarya-Sapanca bölgesi güvenlik boşluğu bakımından daha önceki yıllardan sabıkalı bir bölgedir. Bir kısım faili meçhul cinayetler bu bölgede işlenmiştir.
Teröre ve yabancı istihbarat servislerine imkân ve fırsat tanıyan iç çekişmelerin, en az hain saldırılar kadar tehlikeli ve veballi olduğu, masum insanların kanları üzerinden güç ve iktidar devşirilmesi çabalarının sonuçsuz kalacağı gerçeğini bir kez daha hatırlatalım.