KİMLER ŞEHİTTİR?

KİMLER ŞEHİTTİR?


Hükümet, terör dolayısıyla hayatlarını kaybedenleri sivil şehit kabul eden bir yasa tasarısı hazırlığı içinde olduğu duyurunca özellikle şehit ailelerinden ve MHP’den itirazlar geldi. Terör dolayısıyla öldürülmüş olan Hrant Dink’in veya kaçakçı oldukları için öldürülenlerin nasıl şehit sayılacağı sorgulandı. Özellikle MHP liderinin sorgulamasını İslami nedenlerle yapması üzerine, bu konuda İslam ne diyor sorusunun cevabını, bu alanın en önemli ismi Hayrettin Karaman’da aradım. Karaman Hoca bir makalesinde şunları yazmış: “Şehit kelimesinin asıl kök manası tanıklıktır. Allah yolunda öldürülen kimseye şu münasebetlerle şehit denmiştir: Allah ve melekler onun cennetlik olduğuna şahadet ettikleri için. İnsanlara örnek olduğu için. İnsanların yapıp ettiklerine tanıklık edecekleri için.  Kur'an-ı Kerim'de ve Hadislerde kendilerine büyük payeler, özellikler ve ödüller müjdelenen, yıkanmadan, elbisesi ile defnedilen, ahirette yakınlarına şefaat edecek olan... Şehit, Allah yolunda savaşırken savaş meydanında ölen mümindir.  “İslam, insanları zorla Müslüman yapmak için savaşı meşru kılmamıştır. Savaş, dine ve yurda karşı savaş açan düşmanla yapılır. Savaş, bu değerlere saldırı ihtimali kuvvetli olan düşmanı güvenli hale getirmek için yapılır. İslam'ın korunmasını istediği maddi ve manevi değerleri düşmana karşı korumak için yapılan savaş "Allah yolunda savaştır" ve bu savaşta ölen müminler şehit olurlar.  “Fıkıh kitaplarında şehitler üç kısma ayrılmıştır:  1. Dünya ve ahiret şehitleri (dünyada yıkama, kefenleme, namaz ve defin bakımından, ahirette ise o aleme mahsus nimetler ve ödüller bakımından şehit muamelesi görenler): Bunlar, Allah'ın sözü (dini, hükmü) en üstün ve hakim, inkârcıların sözü de en aşağıda olsun diye savaşan, hiçbir dünya menfaatini amaçlamayan, düşmana arkasını döndüğünde (kaçarken) değil, taarruz ederken, savaşırken ölenlerdir.  2. Dünya şehidi: Meşru olmayan maddi menfaat elde etmek, şöhret ve şan sahibi olmak, gösteriş yapmak gibi dünyalık amaçlar için savaşırken ölenler.  3. Ahiret şehidi (Dünyadaki işlemlerde değil, ahirette şehit muamelesi görecek olanlar): Savaşta olmadan, haksız yere (hakkını savunurken, zulmen) öldürülenler, tedbir aldığı halde salgın hastalıklarda ölenler, deniz kazasında boğularak ölenler, gurbette ölenler, ilim elde etme çabasında iken ölenler, çocuk dünya getirirken ölenler bu kısmın örnekleridir.  İslam'ın tarif ettiği şehitlik, en büyük ibadet olan cihad içinde oluşmaktadır. Bir savaşın cihad olmasının vazgeçilemez şartı, savaşın sebep, şart ve icrasının İslam'a uygun olmasıdır.”

Bu anlamda düşünüldüğünde, bugün şehit diye nitelediğimiz birçok kimse, yukarıdaki şartları taşımamaktadır. Yürütülen savaşların da şartlara uygunluğu tartışılır.

Bu nedenle şehit kelimesinin, gerçek anlamında kullanılmadığını görüyoruz. Hele devletin şehit nitelemesi, asla bu ölçülere uymamaktadır. İslami değerlere düşman bazı kesimler bile kendi ölülerine bu sıfatı uygun görmektedirler.

Yine de bu kelime yasalarda kullanılırken, dini hassasiyetlerin gözetilmesi gereklidir. Terör dolayısıyla hayatlarını kaybedenlerin çoğunluğu dini anlamda şehit sayılabilirlerse de, genel bir ifade içinde tümünün şehit olarak nitelenmesi doğru olmayacaktır.

Eğer hükümet bu statüde olanlara, daha önce şehit diye nitelendirdiği kimselerin yakınlarına tanıdığı hak ve ayrıcalıkları kazandıracak bir düzenleme yapacaksa, bunu bu sıfatı kullanmadan da yapabilir.

Sadece şehit kelimesine takılıp kalarak düzenlenmek istenen yasanın yanlış olduğu düşüncesine ise asla varılmamalıdır. Muhalefet edelim derken hayırlı bir işi engelleme yoluna da gidilmemelidir.

Google+ WhatsApp