
AYGÜN’ÜN OYUNU OLMASIN?
Önceki yazımda birçok sorular sormuştum.Bu soruların cevapları alındığında daha net bir yorum yapabileceğimizi söylemiştim.Bu sorulardan biri de Aygün’ün serbest bırakıldıktan sonra ne açıklama yapacağı idi.O,açıklamalarını yaptı ve kafalar daha da karıştı.
Bu açıklamalardan sonra acaba, kaçırma, alıkoyma ya da misafir etme seçeneklerinin hiçbirisi olmadı mı diye sorulmaya başlandı. Hatta birlikte gittiği gençlerin PKK’lı olmama ihtimali bile söz konusu oldu. Aygün kendi planladığı bir oyunu mu sahneledi denilmeye başlandı. Mesela PKK kendi militanlarının şu sözleri söylemiş olacağını kabul eder mi?
“Ölen bütün çocukların bu ülkenin çocukları olduğunu, savaşın gereksiz olduğunu söylediler. Biz de yürüttüğümüz mücadelenin çok anlamsız olduğunu biliyoruz dediler.”
Mesela yarın bir gün Aygün CHP’den ayrılırsa şu sözler nasıl anlaşılır?
“Bana bağımsız milletvekilliği yapmamı söylediler. Ben de silahların gölgesi altında böyle bir karar vermeyeceğimi söyledim. Yeni CHP'de siyasete devam edeceğimi söyledim.”
Peki, şu sözler kaçırılma anında yanında olan Gazetecinin sözleriyle çelişmiyor mu?
“Yolumuzu kesen grup beni tanıyordu. Bana karşı zor kullanılmadı. Bana silah bile doğrultmayacaklarını söylediler.”Bir de şu sözlerine dikkat edelim:
“Normalde direnebilirdim. Silah kullanacaklarını sanmıyorum ancak arkadan gelen arabalar çoğalınca kimsenin can güvenliğini tehdit etmek istemedim.”
En çok da bu cümleler üzerinde durulmalı. Bize ve güvenlik güçlerine Gazeteci ve Danışman tarafından verilen bilgi, kör bir noktada yollarının kesildiği, yirmi yirmi beş dakika tartışma yaşandığı, uzun namlulu silahların kendilerine doğrultulduğu, silahlı iki kişinin militan kıyafeti taşımadığı, Aygün’ün beyaz tişörtünün kolay fark edileceği için değiştirildiği şeklinde idi.
Demek ki, bu esnada normal trafik devam ediyordu. Diğer hiçbir araç durdurulmamıştı. Muhtemelen oradan geçenler böyle bir tartışma ve kaçırma gerçekleşmiş ise bunu görmüş olmalıydılar. Daha sonra gazeteciler kaçırma olayının yaşandığı yeri görüntülediler. Buradan geçen diğer kişilerin görmeden geçmeleri imkânı olmayan bir yerdi.
Aygün arkadan gelen arabaların güvenliklerini düşündüğünü söylediğine göre arkadan gelen arabalar oldu. Bu arabalardan hiçbiri bu olayı görmedi mi? Görmediği şuradan anlaşılıyor. Güvenlik güçlerine oradan bir yol kesme veya adam kaçırma ihbarı gelmiyor. Ya oradan geçenler bunu ihbar etmediler, ya da bu kaçırma olayı hiç gerçekleşmedi. Gazeteci ve Danışman’ın ifadeleri de Aygün’ün ifadeleri de hayali.
Bu durumda gerçeği öğrenmek kolay olmayacaktır. Aygün güvenlik güçlerine ifade vermeyi reddetmiştir. O istemedikçe milletvekili olduğu için ifadesi alınamayacaktır. Ancak Aygün’ün yaptığı bu açıklamalar doğrultusunda Gazeteci ve Danışmanın yeniden ifadelerine başvurulabilir. Çelişkilerin sebepleri sorgulanabilir.
“Giderken sarıldılar öptüler. "Burada bulunan kardeşlerini unutma abi" dediler.”Ne kadar şirin çocuklar değil mi? Sizce teröristleri bu kadar masum ve insancıl gösterecek başka bir ifade bulunabilir mi?
“Yürüyerek geldim. Ben Dersim'in dağlarını karış karış biliyorum.”Sanki dağdaki yandaşlarını yanından döner gibi. O dağlarda otuz yıldır dolaşanların amaçlarını ve yaptıklarını bilmeyen var mı? CHP, acaba bütün bu açıklamaları nasıl sindirecek?