12 EYLÜL

12 EYLÜL


12 Eylül yargılanıyor. Sembolik olarak anlamı çok büyük. Bu aşamaya gelinceye kadar ödenen bedeller de aynı oranda çok büyük.

Yargılamadan beklentilerin karşılanabileceğini düşünmüyorum. Aradan bunca yıl geçmiş. Sanıkların da mağdurların da ya mezarda, ya da ahir ömürlerinde olduklarını unutmamalıyız. Nitekim müdahil olarak mahkemeye başvuran mağdurlar bir günde yoruldular. Ortada iki sanık var. İşkencelerin, ölümlerin diğer failleri kayıplarda. O iki sanık da hastanede ve başkalarının yardımı olmadan ayakta duramayacak kadar mecalsizler. Bir zamanlar, bastıkları yerden ses getiren, milletin ve devletin kendilerine emanet ettiği silahı millete doğrultan, gözü kara darbecileri, şimdi süt dökmüş kedi gibiler. Bir kafes içerisinde mahkemeye taşınma korkusu yaşıyorlar. Böyle mahkeme olmaz diye kendisine teselli verildiğinde, yiğitlik gösterip,”kafama sıkarım” diyen, baba yiğit de hastane odasında ölsem diye Allah’a yalvarıyor.

Onun için bu dava sembolik. Ama aynı zamanda çok önemli.

Bundan sonra darbe günlüklerini güncellemek isteyecekler, bu sahneyi hatırlayacaklar. Bir daha bayrak harekât planı güncellenemeyecek. Bir daha millet iradesi üzerine vesayet kurulamayacak.

Bunları derken bunun bu mahkeme tarafından gerçekleştirileceğini söylemiyorum. Mahkeme bunların gerçekleşmesi için gerekli aşamalardan sadece biri. Önümüzde daha başka aşamalar da var. Onların başında ve en önemli olanı da darbe anayasasından bir an evvel kurtulmaktır.

Bugün davaya müdahil olmak için sıraya giren siyasi partilerin, anayasa konusunda samimi destekleri gerekecektir. Yeni bir anayasa olmadan, darbecilerin anayasası yürürlükten kaldırılmadan darbe defteri dürülemeyecektir.

Bütün darbelerden en karlı çıkan Demirel, niye müdahil olmadı diye soruluyor. O da göğsünü gererek, ben darbecileri yendim diyor. Bu davayı da önemsiz sayıyor. İçinden geçilen dönemi ise darbe dönemleri kadar karanlık ve kötü olarak niteliyor. Bu olayı küçümsemeye çalışıyor. Bir zamanların darbe şakşakçısı ortaklarıyla olayı magazinleştirmeye çalışıyor.

Aslında duruşu kendi açısından son derece tutarlı.27 Mayıs darbesi sonrasında işbirlikçi olan O. 12 Marttan sonra yine O.12 Eylülden sonra iktidara geldiğinde darbeci statükoya güven veren O.28 Şubat darbesinin mimarı yine O.O, her iktidara geldiğinde en çok faili meçhul cinayet, aydın öldürülmeleri hep Onun zamanında olmuş.

Darbeler bir uçtan yargılanmaya başlanmış. Bundan daha karanlık bir dönem olabilir mi? Ya bu yargılamalar sırasında tüm yapılanlar ortaya çıkar, ucu Demirel’e uzanırsa. Elbet böyle bir durum Onun için çok karanlık bir dönem olacaktır.

Bu dava sadece böyle bir korkuyu Ona yaşattığı için bile önemlidir. Evren gibi sıranın kendisine gelmeyeceği düşüncesiyle, umuduyla böyle konuşmuş olabileceği gibi, korkudan ıslık çalıyor da olabilir. Bu işin sonunda “kafama sıkarım” yiğitliğinden “keşke ölseydim” çaresizliğine düşmek de olabilir.

Google+ WhatsApp